Ali bin Ebu Talib (Arapça: علي بن أبي طالب, Farsça: علی پسر ابوطالب) (d. 599 - ö. 661), Sünni inancına göre Dört Büyük Halife'den (Hulefa-i Raşidin) dördüncüsü ve Cennetle Müjdelenen On Sahabe'den (Aşere-i Mübeşşere) biridir. Şii ve Alevi inanışına göre ise ilk halife ve Oniki İmam'ın ilkidir. Müslümanlar adını andıktan sonra "radiyallâhu anhu" (Arapça: رضي الله تعالى عنه) cümlesini söylerler.
661 yılında (Hicri: 21 Ramazan 40), Hariciler tarafından düzenlenen bir suikastte ağır yaralanmış, birkaç gün içinde de vefat etmiştir.
Kureyş Kabilesi'nin Haşimoğulları (Haşimiler) sülalesine mensuptur. Muhammed'in hem damadı hem de amcasının oğludur.
Doğumu ve çocukluğu
Mekke'de, Fil Yılı'nın (Amm’ul- Fil) 30. ayının 13. ya da Recep ayının 13. günü, bazı rivayetlere göre de Zilhicce ayının yedinci günü Kabe’de dünyaya geldi (M.S. 599). Babası, Ebu Talib, annesi ise Esed kızı Fatıma'dır. Bebeğe "Ali" ismi Muhammed tarafından verildi.
Rivayete göre Fatıma doğum yapmak üzere iken Kabe duvarına dayanmış, duvar yarılarak bir ses içeri gelmesini söylemiştir. Şiiler tarafından, Kabe duvarındaki yarığın bu olaydan kalma olduğuna inanılır. Bihar’ul- Envar, c.35, s.8. Keşf’ul Ğumme, s.19
Müslüman oluşu
Şii ve Alevi inançlarına göre Ali, Müslümanlar arasında ilk iman getiren, 'Kâbe'de dünyaya gelen tek insan' ve hayatı boyunca Allah'tan başkasına tapmayan ilk şahsiyettir. Sünni inancına göre ise, Muhammed'in eşi Hatice'den sonra iman etmiş olup, ikinci müslümandır.
Mekke'lilerin İslâm peygamberini katletme kararı aldıkları hicret gecesinde Ali, canı pahasına, peygamberin yatağında yatmıştır. Birçok Şia ve Ehli Sünnet müfessirlerinin görüşüne göre 'Allah-u Teala bu fedakarlığı takdir ederek şu ayeti nazil etmiştir:
“İnsanlardan öylesi de vardır ki, Allah’ın rızasını arayıp kazanmak amacıyla canını satar.” (Bakara/207)
Muhammed bu sayede gizlice evden ayrılarak emniyet içerisinde Medine'ye doğru yola koyulabilmiştir. İslâm peygamberinin emniyete kavuşmasından sonra da emri üzerine, Muhammed'e emanet olan çeşitli malları sahiplerine iade ederek annesini, Muhammed'in kızı Fatma'yı ve başka iki kadını da yanına alarak Medine'ye doğru hareket etmiştir.
Ali, Muhammed'in katıldığı tüm savaşlarda sancaktar olarak bulundu. Sadece Tebük seferi'ne Muhammed'in emri ile Medine'de kaldığı için katılmamıştır.
Bedir Savaşı
- Ana madde: Bedir Savaşı
Ali, Bedir savaşında düşman ordusundan yirmi bir kişiyi öldürdü. Öldürdüğü kişiler arasında Muaviye'nin dedesi Utbe, dayısı Velid ve kardeşi Hanzele de vardı. Uhud savaşında ise Kureyş'in meşhur savaşçılarından dokuz kişiyle çarpıştı ve muvaffak oldu. Bu savaşta bedeninden yetmiş yara almasına rağmen son ana kadar peygamberin yanında savaştığı ve Cebrail'in, Ali'nin bu fedakarlığını görünce birkaç defa: Zülfikar'dan başka kılıç, Ali'den başka da yiğit yoktur. ('la feta illa ali, la seyfe illa zülfikar'), dediği rivayet edilir.